15 Mayıs 2010 Cumartesi

Aradan geçen 3 yıldan sonra....

2010 İstanbul Film Festivali'nde izlediğim filmleri birer cümleyle özetlersem:

1) Ajami
Anlamsızlıkların kaosu
2) Akvaryum
Güvenmenin bedeli yanıldıysanız ağır olabilir, ama bazen göze aldığınız şey, sizi fanustan dışarı çıkaracaktır.
3) Nowhere Boy
İçindeki sesi dinle ve cesur ol
4) Aşkın Son Mevsimi
Vazgeçmemek
5) Lübnan
Birileri sizin kaderinizi belirler...
6) Arabulucu
Bir Joseph Losey filmi izlemek için...
7) Tek Başına Bir Adam
Designers are not only some people from fashion world, they are also artists. One of them is Tom Ford.
8) Yuva-François Ozon
François Ozon'un her filmini sevmem ama bu filmi seyrettiklerimin en iyisiydi diyebilirim.
9) The Cove
İşini ciddiye almak ve samimi olmak
10) Özel hayatlar
Sessizliğin dili güçlüdür.
11) Kutsal Direniş
Bir Elia Suleyman filmi
12) Paris'te Son Konser
Sanırım 15 dakika sürdü tüm film boyunca beklediğimiz konser anı. Bu sahnenin sinema tarihine geçebilecek kadar güçlü olduğuna inanmamın en önemli nedeni, duygunun seyirciye geçirilmesindeki ustalık idi.
13) Akıntıya Karşı
Akıntıya karşı durulabilir mi? Cesaretle, evet.
14) Islık Çalmak İstersem, Çalarım
Oyuncu olsaydım, ilk oyunculuk deneyimimin böyle göz doldurmasını isterdim.
15) Matmazel Chambon
İkilemde kalmanın dayanılmaz acısı...
16) Balerin ve Hırsız
Bir Şili filmi. Etkileyici ve Hüzünlü..
17) Köpek Dişi
Tek cümle olmayacak ama:
Haneke ve Lars Von Trier'ın uslubundan ilham aldığı söylenen Yunan yönetmenin daha gidecek yolu var. Haneke ve Lars Von Trier için ortak bir şey söylersem, ikisi de bilinçaltınızdaki çirkinliklerle sizi yüzleştirir ve sarsar. Ben bir filmin güzelliğini ya da başarısını diyeyim, ne denli sarsıcı olduğuyla ilişkilendiririm. O anlamda kendini tekrar eden, daha iyi örülebilecek bir film olduğu sonucuna vardım.

Hiç yorum yok: