24 Aralık 2012 Pazartesi

31. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim filmler


1) Roza
İzlemesi zor ama güçlü bir filmdi.
2) Azrail’i Beklerken
Persepolis’in yönetmeni Satrapi’nin son filmi. Bir sanatçının ruh halini iyi anlatan, sanatsal yönü güçlü bir filmdi. Yalnız özellikle ikinci yarısı olması gerektiğinden daha uzun tutulmuş, bu da filmin seyrini kısmen olumsuz etkilemiş.
3) Faust
Altın Aslan ödülünü alan bu filmden yarım saat olmadan çıktım!
4) Yukarıdaki Çocuk
Bu yıl festivale Fransız filmleri sanki her zamankinden daha fazla ağırlığını koymuştu. I always say that French people is good at filming. Film, çocuk annesiyle yetişkin olmaya çalışan bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Bölgedeki kayak merkezinde hırsızlık yaparak yaşama tutunmaya çalışan bir çocuğun hikayesi.
5) Aşkın Karanlık Yüzü
Film başladığında yakın zamanda dvd’sini alıp seyrettiğimi anladığım, bu nedenle tüm film boyunca Atlas sinemasının büyüleyici ortamında gönül rahatlığıyla uyuduğum film. Bir de o gün tam 4 filme gidecektim ama önceki gece geç yatmıştım. İşte hayatta herşeyin bir nedeni varJ Film nasıl mı? Bir Terence Davies filmi. Bir İngiliz filmi. Rachel Weizs çok başarılı. Yavaş bir film. Ruh halinin zor karmaşık yolunda siz de filmle birlikte dövünüyorsunuz. Böyle bir his geçiyor. Aşkın hastalıklı durumunu anlatıyor.
6) Tepedeki Ev
One of my favorites of this year. Tabi ki Miyazaki.
7) Gizemli Kadın 
Kristin Scott Thomas’ın oynadığı bu film ilginç bir filmdi. Kristin Scott Thomas çok beğendiğim oyunculardan birisi. Ona yine güçlü olan bir diğer oyuncu eşlik ediyor, Ethan Hawke. Oyunculuk açısından etkileyici ve sıradışı bir film.
8) Şeytan Adasının Kralı
Başarılı bir Norveç filmi. Shawshank Redemption’ı sevenler bu filmi de sevecektir.
9) Kentleşmiş
Bu Amerikan-İngiliz ortak yapımı şehir tasarımının üzerimizdeki etkileri üzerine düşünmeye davem ediyor seyirciyi.
10) Hoşçakal
Bir kadının İran hükümetine karşı verdiği özgürlük savaşını anlatıyor. İran çok merak ettiğim bir şehir. Kısa zamanda gitmeyi istiyorum.
11) Barbara
Alman sinemasının son yıllarda güçlendiğini ispatlayan bir başka film. Oyunculuk ve gerçeklik anlamında başarılı bir filmdi.
12) Memleket
İtalya’nın Oscar adayı ve 2011 yılında Venedik Film Festivali’nde Juri Özel Ödülü’nü alan film. Ahlaki seçimler ve zor hayatlar üzerine.
13) Uğultulu Tepeler
Akvaryum filmini seyredenler Andrea Arnold’u tanırlar. Bu bir Andrea Arnold filmi. Dolayısıyla sarsıcı. Viktorya döneminde umutsuz ve yıkıcı bir ilişkiye tanıklık ediyoruz.
14) Klimanjaro’nun Karları
Festivalin en iyi filmlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki bir Fransız filmi. Filmin ismi ile hikaye arasında ince bir ironi var.
15) Sevgililer
Catherine Deneuve’un gerçek kızıyla oynadığı eğlenceli bir film.
16) Ave
Bulgaristan’dan bir yol filmi. Soundtrack’i oldukça başarılı.
17) Bakan
Politikanın kirli yüzünü ve buna tutsak politikacıları iyi resmeden bir fransız filmi idi.
18) Affedilmeyenler
Fransız-İtalya ortak yapımı bu filmden sonra Venedik’e gitme isteğim arttı sanırım. Yaşlı bir yazarla genç sevgilisinin hikayesi.
19) Kadınlar
Fahişelik yapan üniversite öğrencileri hakkında Elle dergisine makale yazan kadın yazarı Juliet Binoche başarılı bir performansla oynuyor. Juliet Binoche gibi derinliği olan oyuncular bazen bir filmi olduğundan daha güçlü yapar. Bu da öyle filmlerden biri.
20) George Harrison
Martin Scorsese dünyanın en etkili müzisyenlerinden birini anlatırsa, işte böyle seyrine doyum olmaz bir belgesel çıkar ortaya.
21) Yasak Aşk
Danimarka-İsveç-Çek-Alman ortak yapımı bu filmde favori oyuncularımdan Danimarkalı Mads Mikkelsen oynuyor. Film 2012 yılında Berlin Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ve en iyi senaryo dallarında gümüş ayı kazandı.
22) Kırışıklıklar
Bu dokunaklı animasyon filmi geçen yıl başarılı bir fransız animasyon filmi olarak izlediğimiz İlizyonist filminin yaratıcısı Paco Roca’nın katkısıyla izleyenlerle buluşuyor. İnsani değerlere ve duygulara odaklanan bu film ruh dünyanıza iyi gelecek.
23) Sadakatsizler
Erkek dünyasını anlatan bu filmde son dönemde Hollywood’a göz kırpan üç fransız oyuncuyu izliyoruz. Jean Dujardin, Gilles Lellouche, Guillaume Canet.
24) Kopma
Amerikan X’in yönetmeni Tony Kaye ve Adrian Brody’nin geri dönüş filmi. Sort of Dangerous Minds diyebiliriz.
25) Büyük Derbi
Son yıllarda Danimarka sineması başarılı filmlere imza atıyor. Bu da o filmlerden biri. Film, kocasını terk edip, Buenos Aires’e taşınan spor muhabiri bir kadının ve onun peşinden oğluyla birlikte giden kocasının hikayesini eğlenceli bir dille anlatıyor.  
Ben Uçtum Sen Kaldın, Kendi Kanım ve Kaplan ve Ejderha ise bilet alıp gidemediğim filmler idi.